20 Aralık 2013 Cuma

Hayırlı Cumalar

   Minnoşum babaannesinde iki gün görmeyince nasıl da özlüyorum. Anneannenin gelin kızı gelip,düğün alışverişlerine gidince çareyi babaannede bulduk bizde. Burnumda tütüyor. Akşama görmeye gidiyorum bakalım. Zeynep Asya olmadan ne yapıyormuşuz ki biz. gözüm herşeyde onu aradı durdu. çok özledim çokk...

17 Aralık 2013 Salı

biliyor musun anne..




-Biliyormusun anne bu balı senin için sakladım. Balcıdan sana aldım çok tatlıymış.... deyip pek tatlı bal dolu gıdısını uzatıp öptürdü uyumadan önce...







Fotoğraflar yazdan kalma...Minik kuş adım başı soyuna soyuna gezdi pamuk gibi kayaların üzerinde. Anneciğim burası çok güzelmiş di mi diye bolca suyla oynadı.









En sevdiklerimden bu son foto...








24 Ekim 2013 Perşembe

Bu Yıl Benim ...


Bu yıl benim yeşil bağım kurudu
Dolu vurdu yapraklarım çürüdü
Benim de saz tutan elim var idi
Şimdi bir köşede yatar ağlarım

Hani benim ile lokma yiyenler
Gölgemin altında konup göçenler
Bre zalım dar günümde kaçanlar
Ben kendi halime yanar ağlarım

Mahzuni Şerif’im budur ahvalim
Dünya yalan olmuş insanlar zalim
Ölene dek sürer benim bu halim
Çamurdan çamura batar ağlarım..


.......

7 Ekim 2013 Pazartesi

Günlük İşler


İşlerimiz çok yoğun, evde de internet bağlantısını kapattırdık. Üstüne yüksek lisansa başlamış bulundum. İşten izin alıp öğrenci gibi takılması çok güzelde ödevlerin söz konusu olunca niye başladım ki diyorum:))
Artık çok sık buralarda olamayacağım galiba.

Fotoğraf çekmeye bayılıyor. Eline her geçen şeyle çıkırt anne gülümsesene foto çekiyorum diye sesleniyor, hatta emir veriyor.
Nerde bir park görsek aa burdada park varmış, hadi gidelim mii .. diye şebeklik yapıyor.
Geçen cumartesi gimsanın oyun parkına gitmiştik parkın orta yerinine çişini yaptı kuzucuk. Kuzeni Elanur Asya çiş yaptı diye bağırınca diğer çocukların anneleri sanki kıyamet kopmuş gibi çocuğum çabuk gel, çiş yapmışlar, gitme oraya diye bir bağırışları vardı ki...

En sevdiklerinden kitap okuma. ...varmış, yokmuş,aa bitmiş...


Şu aralar ben büyüdüm havalarında. Küççüücük bebeklerin kocaaaman ablasıymış. Geçen meyve kesiyordum. Anne artık ben kesebilirmiyim dedi. Kocaman ablayım kesebilirim..ama vermeyince tamam küçük ablayım öyleyse dedi.

Buzdolabının önündeyiz. Anne kocaman abla oldum açabilirim kapağını deyince iyi aç bakalım dedim. Biraz uğraştı.Açamadı bitürlü. Tamam küçük ablayım daha diye kabullendi durumu. 

Kahve yaptım, yanına da minik bardaklarla su koyacaktım ki, Asya hanım kaptı hepsini. 2 tilo mavi elma istermisin anne, baba sarı elmadanda vereyim mi sana,, tuvalet kağıdına da poşet dedi. Dur poşetede koyayım iki kiloyu...Birde pembelik koyayım mı pikii..


Bizim kızın yavrusu... Anne yavrum acıkmış, uyutayım mı yavrumu...Annelik tavan yaptı Asya'da. Birde merhametli. Azıcık üzülsem annem üzüldün mü.öpeyim mi, seni çok seviyorum canım annem,tatlı annem. Yıldızlar gibi seviyorum. Mavi yıldızlar, sarı yıldızlar gibi seviyorum diye boynuma sarılıyor.Seni yıldızlar kadar çok seviyorum diyordum o yıldızlar gibi anlamış ...

Şunlardan bişeyler bişeyler yaparız mı...Dürbün yapayım ben.

Pembeli kızı dayısı 1. doğumgününde almıştı. Bebeğin patiği kayıp. Sağlam bişeyimiz yok ki..Kapadokya ise çok sevidğim lise arkadaşımın hediyesi. Salondaydı Asya hanım oyuncak bebek evi olarak kullanıyor onun odasına taşındı. Mavi bisiklet küçücük Enginin bebek şekeri. Hanımefendi büyümüşde ablaymış... Bayraklarıda bloglardan görmüştüm. çıktı aldım.Zeyno prit sürdü ben ipe dizdim. Çok eğlenmiştik yaparken. Yapıtma yapıyormuş tabi tüm masaya yapıtma yapmıştı...

Bugünlerdeki yeni şarkısı "sağlam basacan bu attan...Sağlam gidecen bu attan... " Önce anlamadım. Dikkatli dinleyince lassa reklamındaki sağlam basacan bu hayatta sloganı olduğunu anladım. Ne kadar doğru tespit. Sağlam gidecen bu attan .. aferin kızıma.




13 Eylül 2013 Cuma

Son Günlerde Asya


Renkli merdivenlerden bizim sokakta nasibini almış.Anneanneye giderken indiğimiz merdivenler ...:) renkli hayat çok güzel.


Avm kuşu olmuştuk bir ara. Sihirli aynaları keşfetti çok eğlendik.

Mini mouse gözlükleriymiş bu.Öyle dedi. Zor bıraktırdık..



Oyun parklarına bayılıyor. Arkadaşlarla oynamayı bilmiyor ama birlikte olmaktan hoşlanıyor şu sıra.


Tatlı arkadaşımı ziyarete gittik Asya ile. İşyerinde resim yaptı uslu uslu.



İlk defa top havuzu olan bir oyun parkına gitti. İlk başta girmedi, korktu. Kendinden büyük bir çocuk hadi gel diye elinden tutup girdirdi havuza.  Ama diğer kısmına girmedi, korktu biraz. Kaydırakta kaymak istedi ama yok girmedi birtürlü.


Mini mouse ve miki mause gördük. Uzaktan sevdi ama yakına gidince ondanda korktu. Avmden çıkınca da anne miki ve mini mause nereye gittiler diye sordu. Bilmiyorum deyince ben biliyorum partiye gitmişler birlikte dedi. Doğum günü partisine gitmişler mini ve miki mause. 
Eve gidince ben korktum dimi miki mousedan fotoğraf çekinmedim dimi deyip sordu. Aklına geldikçe fotoğrafda çekinemedim birtürlü deyip duruyor.


Minnoşumun ilk kuaför deneyimi de oldu. Sessizce saçının kesilmesini bekledi.Kuaför kafanı öne eğ dedi, yarım saat öylece kalıverdi. Tamam Asya düzelt başını diyene kadar kaldı.Saçlarını toplattım, pek tatlı oldu. Oğlan bebesine benzedi biraz gerçi.


İşte kısa saçlı minnoşum.








11 Eylül 2013 Çarşamba

11.09.2009




Bugün nikah yıl dönümümüz.Düğünümüzden önce yaptık biz nikahı.4 yıl bitivermiş acısıyla,tatlısıyla...Eğer yukardakilerin yaşına birlikte gelebilirsek sonumuz böyle olacak gibi.Şimdiden böyle ki...:)


4 Eylül 2013 Çarşamba

Bayram Postu



Ramazan bayramımızıda kayıt altına alayım unutmadan. Nerdeyse Kurban bayramı gelecek.

Bayram arifesinde yıllardır yaptığımız gibi eşinimn ailesinde kaldık. Bu sefer eltimin yeni bebişi olmasından dolayı onlar yoktu.
Canım eltim bizim minik kuzuya yukarıdaki elbiseyi almış. Ama birazcık küçüktü. Giydirdim. fermuarı kapanmadı bile. Fotoğrafını çektim sadece. Ayağındaki ayakkabıyı bayramdan 3 hafta önce almıştım. Asya görünce "annem ayakkabıyı giyebilim mi?" diye sormuştu. "Bayramlıkların kızım onları bayramda giyeceksin"  deyince tamam deyip hergün bayramlık ayakkabım diye evde giydi.


Kayınvalidelerle bayramlaşıp, eşimin kardeşini de yanımıza alıp, eltimlere uğradık. Kızım Ela ablasıyla sarıldı,bayramlaştı. Çok kalamadık orda. Akşama memleketimizde erkek kardeşimin nişanı vardı çünkü 4 saatlik yolumuz vardı yani.

Çok seviyorlar birbirlerini Allah bozmasın aralarını.


Ağlaya ağlaya ayrıldı minnoşlar birbirlerinden.


Veee akşam nişan saatinden yarım saat önce ulaştık memleketimize. Üzerimizi değiştirdik koca ile. İçerden bir ağlama sesi. Asya oturduğu yerde düşmüş, kolunu tutuyor. Herkes nişanın olacağı salona gitmiş. Evde bir biz varız. Neyse salona doğru gittik. Düşmenin acısıdır diye. Ama yok salonun kapısına vardık bizim kız kolunu kaldıramıyor. Hastaneye gittik. Ya yazıklar olsun ilçenin hastanesinde röntgen cihazı bozukmuş. Hem olsada alçı yapacak kimseleri yokmuş. Ne kadar ileri bir sağlık sistemimiz var.  saatlik mesafedeki başka bir ilçenin hastanesine gönderdiler bizi. Hep böyleymiş, diğer hastanelere sevk ediyorlarmış.Gittik efendim. Sıra bekliyorken ,çocuk da bir yandan ağlarken, ordaki güvenlikçinin biri farketti. Sordu bize, falanca ilçeden geldik deyince öncelik verdiler. Röntgeni çektirdik. Kolunda çatlak olabilir diye yarım yamalak birşey söylediler. Kolunu yarım alçıya aldılar bizim yaramaz ördeğin. Gidiş 1 saat, dönüş 1 saat. Memlekete varmadan 15 dakika önce küçük kardeşim aradı. Abla sizi bekliyoruz başlamadı birşey deyince, olurmu milleti bekletmeyin keyfinize bakın dedim. Bizim için o kadar kişiyi mağdur etmeyin deyince başlamışlar. Son 5 dakikasına yetiştik. misafirlerin yarısı gitmişti, bize yemek ayırmışlar sadece onu yedik çıktık bizde.:)
Birde nişanı olan kardeşim abla ya yine fotoğraf makinasının şarja koymayı unutmuşsun diye  fırça attı. Unutmuşum hakikaten. Tam yüzükleri takılırken şarjı bitmiş.
Amann dert eidlecek çok şey var bir tek bunlar olsun deidk derdimiz.:) Bayramın ilk gününü böyle bitirdik.


İkinci gün memleketimizde karadut diye bir yer var. yanında da evliyası bile var. Ağaçlar yerlere kadar eğilmiş, kapkara dutları var. Toplarken her yanın kıpıkırmızı oluyor.Oraya gittik.
En son çocukluğumda gittiğimi hatırlıyorum oraya. Hatta fotoğraflarıma baktım da o zamanda saçlarım bu boyda, üzerimde yine pembeli, kırmızılı bir gömlek varmış.Tabi ozamanlar 10-11 yaşlarımdaymışım.Aradan yıllar geçmesine rağmen tipte bi değişiklik olmamış yani, kıyafetimde bile :) Zeyno Asya keyfini çıkaramadı ağaçlara tırmanmanın. Çünkü bir gün önce hem yolda,hemde kolunu çatlattığı için tüm bir gece bir gram uyumadığından, tüm karadutta ağaçlara tırmanmalarımız sırasında kendisi baygın bir vaziyette annemin yanında uyudu. Hiçde üzüldüm diyemicem bu duruma.
Ordan gençleride toplayıp bir yere çay içmeye gidelim dedik. Bir grup önden gidip evlerden gerekli malzemeleri almaya gitti. Bizde bir kıyıda onları beklemeye başladık. Kafamızı çevirdik ki ne görelim, dimdik tepelerden birsürü keçi geliyor. Allahım minikleri pek sevimliydiler. Eşim Asya onları görsün diye yanlarına götürdü. Bir ksım keçi önden koşa koşa yolu geçtiler. Arka birsürü keçi kaldı. Çobanları bekledi bekledi, onların çıkmaya niyeti yoktu bi trülü. Çoban eşime sordu abi ne kadar daha burdasınız,ben diğerlerinin peşinden gideyim, sizde aşağıdakiler çıkınca bana haber verin deyince, eşim modern çobanlığa başladı. "heyy pişştt, gelsenize heeyy kime diyorum,pişştt..." keçileri böyle çağırdı durdu. Neyse kalan keçilerde çıktı gittilerde bende gülme krizinden kurtuldum.

Dolana dolana gittik, böyle güzel bir manzara bulunca semaverde çayımızı yapıp içtik.

Biz çay keyfi yaparken, Asya hanım ile Furkan beylerde fanta, leblebi keyfi yapmaktaydılar. İkiside aynı yaştalar. İyi anlaştılar bıdıklar.
Ohh bu fanta bir harika dostum.


Güneşi de orta batırıp, ertesi günde akraba ziyaretleri yapıp, paşa paşa evimizin, Ankara yollarına doğru yola çıktık.


Yolda ayçiceği tarlasına denk geldik. Hep isterdim öyle bir tarlada durup fotoğraf çektirmeyi ama hayallerimdeki fotoğrafçıyı da yanımızda taşımamız gerekiyormuş bu iş için. Anca bu kadarı oldu:) Yolda terlemiş, sersemlemiş Asya'nın kıvırcık saçları temalı bir ayçiçeği tarlası. O değilde, koca bir valiz Asya için elbise götürmüştüm. Sadece yakası, geniş önden açılıp kapatabilen bir iki kıyafeitni giydirebildim kolu yüzünden ona yanarım.:) Paspal gezdi minnoşum, yaralı kuşum.

Not: Pazar günü sabredemeyip alçıyı çıkardım. Pazartesi uzman bir doktora gösterdim. Turp gibi olmuş mimoşumun kolu. İyiyiz şimdi.

Blog Listem

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Lilypie First Birthday tickers

Lilypie Third Birthday tickers

Popüler Yayınlar